10.03.2000
Azizim Tonyukuk,
Sitenizi uzun zamandır izlemekle birlikte tebrik ve teşekkürlerimi iletmekte geç kaldığım için af ediniz. Türk İli’nin bir parçası olan Doğu Türkistan (Türkeli) konusunu özellikle gündeme getirdiğiniz ve gündemde tuttuğunuz için Tanrı size yar olsun. Türk İli meseleleri arasında doğal olarak beni en fazla inciten meselede yalnız olmadığımı bilmek, Kut’un henüz bizleri terketmediği ümidimi güçlendirdi.
Atam, Alibek Hakim, Doğu Türkeli’nde Kuzeydeki Osman Batur’la işbirliği içinde 1944’teki Şarki Türkistan Cumhuriyeti’nin kurulmasına katkı sağlamış biridir. Anne tarafımdan atam Hamza Uçar ise onun yardımcısı idi. Babamın ablası 17 yaşında evlenerek bir daha babasını ve ailesini görmediği halde sırf Qalibek’in kızı olduğu için işgalden sonra Kızıllarca işkence altında öldürülmüştür. Bir erkek, 3 kız kardeşi ise göç yolunda uçmağa vardılar. Atam, göçün nedeninin Doğu Türkeli insanlarından hiç olmazsa bir kısmını Kızıl baskı ile Türk’lük ve Müslümanlığını unutma felaketinden kurtarmak olduğunu hep söylemiştir. Ona göre Türkiye Cumhuriyeti’ne gitmek, ikinci vatana ulaşmak bunun yegane yolu idi.
İşte, ikinci vatanda doğup, büyümüş olan ben bugün 8 yıllık bir devlet memuruyum (hem de istisnai kadro ile) ve İçing Katun’dan türediğini düşündüğüm birileri bana ya Atanı inkar et, ya Töreye (sanırım şimdiki yasa/genelge/yönetmelikleri Töre saymamız gerek) karşı gel demekte. Öte yandan yıllar boyu Türkçülük (Arapça mellat’tan gelen milliyetçilik kavramını kullanmak istemiyorum. Yoksa sözkonusu kişiler ya da hareket üyeleri bunu gururla kullanıyorlar.) bayrağını tekellerine aldığını, “Dış Türklerin” (Anayurt Ötüken ise Dış Türk onlardır.) savunuculuğunu yapanlar Şenking’lere boyun eğdikleri yetmezmiş gibi onların attığı temeli sağlamlaştırmaktadırlar.
Böylesi ortamda tonyukuk.com bana Tanrı Katı’ndan selam gibi gelmekte, kanayan yarama em olmakta. Bu yüzden teşekkürler. Umarım bir gün Büyük Türkeli’nde kayıtsız şartsız Türk Budunu egemenliğinde bu aymazlıkların hesabı sorulacaktır.
Orkun Dergisi 1999 şiir yarışmasında 1. olan Ali Kınık’ın Turan Duası adlı şiirinde dediği gibi,
—
Şimdi beni ezenler, demek soyumu bilmez
Bozgunun ardındaki mutlak toyumu bilmez
Demek beni bilir de, deli huyumu bilmez
Çin’de kırkbir çeriyle ihtilal yapan kimdi?
Peki o uslanmaz kan hangi bedende şimdi?
Şükür ki bende, Tanrı’m
“Niçin”i sende Tanrı’m
Bugünü de kutlu kıl
Gözlerim dünde Tanrı’m
—
TANRI TÜRK’E YAR OLUP, BİZİ MENGİ KORUSUN.
Saygılarımla,
Almıla HAKİM
* * *
Osman BATUR………….ve………Alibek HAKİM
13.03.2000
Azîzim Almıla HAKİM Katun,
Nesri şiirleştirdiğiniz yazınız bizi heyecanlandırmış, zamânımızdan koparıp Altay Cumhûriyeti’nin kurulduğu ızdırâblı, aynı oranda da şeref dolu günlere götürmüştür. Tanrı Türk’ünü hep sınar ama Kut’unu da ondan aslâ esirgemez.
Rahim Bek oğlu Ali Bek Hakim torunu Almıla Katun,
Türk Irkı’nın övüncü, gökbörüsü Osman Batur’un adının anıldığı her yerde, onun sağ kolu olan bozkurt Ali Bek Hakim de akla düşer. Ancak kanına Küñ İçing’in kanı karışanlar bunu anlayamazlar. Ama biz o kansızları biliriz ve tanırız. Onların telkînleriyle de ne atalarımızı inkâr eder ne de töreye karşı geliriz. Kuyaş’ın karşısında çıra ne ifâde ederse Türk Töresi’nin karşısında da yasaların kendisi de, babası da, anası da, onların bebeleri olan uzantıları da onu ifâde eder. Türk Töresi Tanrı Töresi’dir. Hiçbir yerde yazılısını bulamayacağımız bu töre Türk yaratılmışların kanında yazılıdır.
—–
“Üç gün üç gece süren Gezköl savaşlarından sonra Kazak’lar fırsat buldukça Çinli’lere baskınlar düzenlediler. Gün geldi ki Çinli’lerin bir katuna âit olan avula baskın yapacakları öğrenildi. Katun, avulunda bulunan kadınlara, yanlarına çocuklarını alarak atlanmalarını ve dağlara doğru sürmelerini buyurdu. En son katun da atlandı. Tam yola çıkacak iken gözüne önden atlanıp giden kadınlardan birinin küçük çocuğu ilişti. Katun, oğlak kapma oyunundaki gibi çocuğu attan inmeden apardı. Katun, atını dört nala sürerken onu tâkîb eden Komünist Çin atlıları da ardından kurşun yağdırıyorlardı. Giysisinin birkaç yerini delip geçen kahbe kurşunlar katuna değmiyordu. Yaylalara çıkıldığında düşman çok gerilerde kalmıştı.
Katun yaylada koyun otlatan çocuk çobanlardan iri bir genci yanına alarak bildiği kestirme yoldan ve kendisini tâkîb eden düşmandan önce avula geri döndü. Düşman henüz çadırları yağmalamaya fırsat bulamamış, üstelik iki makineli tüfeği de cephâneleriyle birlikte orada bırakmıştı.
Düşman az sonra geri döndü ve çadırları yağmalamak için yaklaştı. İşte ne olduysa o sırada oldu. Katunun ve genç çobanın kullandıkları iki makineli tüfek ölüm kustular. Çarpışma beş saat sürdü. Beşinci saatin bitiminde Ali Bek, yanındaki birkaç silâhlı çeri ile yetti. Çinli’ler tam bir bozguna uğramışlar, arkalarında bir sürü leş bırakarak def olup gitmişlerdi.
Katun’un adı Mevliye idi. Ve o, Ali Bek Hakim’in evdeşi idi.”
—–
Türkçülük bir erdemdir. Millîyetçiyim, hattâ Türk Millîyetçisiyim diyenler bizde dâimâ şübhe uyandırmışlardır. Türkçülük, Türk Millîyetçiliği’nin adıdır. Türkçülük adından veyâ onun erdemine erişemeyeceklerinden korkanlar zâten Türkçü olamazlar.
İkinci vatan, dış Türk’ler gibi sözler yanlıştır. Türk’lerin içi dışı olmaz. Bâzı muhâlifler bu iç dış mes’elesinde Dede Korkut’taki İç Oğuz, Dış Oğuz tâbîrleriyle karşımıza çıkarlarsa da buradaki tanımların ne maksatla yapıldığını görmezlikten gelirler. Türk’lerin vatanları da tektir. Büyük Türkçü Mustafa Kemâl Atatürk’ün dediği gibi “Türk’lerin yaşadıkları her yer misâk-ı millî hudutları içindedir”.
M.Ö. üçüncü yüzyılda Çin, seddini yapmak sûretiyle sınırlarını belirlemiştir. Bâzı hisâblar kıyâmete kalmadan mutlakâ görülecek, gün gelecek herşey aslına rücu’ edecek, Çankırılı Mehmed Ötüken Yış’ta nöbet tutarken, Urumçı’lı Kaya Batur da Tuna Boyları’nı bekleyecektir.
Peki, o zamâna kadar ne mi olacaktır?
“NİZÂM-I A’LEM İÇİN TANRI, TÜRK’Ü KORUYACAKTIR.”
Siz buyurmuşsunuz ki,
Tanrı Türk’e yar olup, bizi mengi korusun.
Biz deriz ki,
—–
Tanrı Türk’e yar bolup, bizni meñgü korusun.
Türk’ün Ulug Orda’sı gümbür gümbür yörüsün
Ve kılıçtan geçirsin Tabgaç bodun sürüsün,
Meñgü kalsın Türk bodun, meñgü kılsın törüsün
—–
Saygılarımızla,
Tonyukuk