26.09.2001
Çağrı
Azizim Tonyukuk Bek,
Otağınızı sıkça ziyaret ve beğeniyle takib ediyorum. Güncellemeleri sabırsızlıkla bekliyorum. Tanrı’dan dileğim otağınızın daha da genişleyip sıkça güncellenmesi ve de Türkçülüğe daha geniş kitlelere en iyi şekilde tanıtmasıdır.
Benim Türkçü ve bilgili bir ağabey sıfatıyla size sormak istediğim bir kaç sual vardır:
Reha Oğuz Türkkan ve Pertev Demirhan Paşa’nın 1940’larda neşrettikleri eserleri nereden temin edebiliriz? Tam adreslerini verebilirseniz bendenizi çok bahtiyar edersiniz?
Uluğ Atamız Batırımız Kürşad’ın unvanı olan ŞAD’ın Soğdça bir unvan olduğu söyleniyor. Ben buna kat’iyen inanmıyorum. Bu konuda beni bilgilendirmenizi sizden rica ederim.
Bazı art niyetli insanların Türkçüleri, yurdumuzun ve ırkımızın halaskarı Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya düşman olarak göstermeleri, özellikle Merhum Dr. Rıza Nur ve Atsız’ı bu konuda suçlamaları haddini aşmaktadır. Böyle menfi propagandalara karşı biz Türkçüler nasıl karşı koyabiliriz?
Şimdilik bu kadar…
En derin saygılarımla,
Türkmen_Çepni
TANRI TÜRK IRKINI KORUSUN VE YÜCELTSİN
Kürşad Güztoklusu
* * *
16.11.2001
Azîzim Kürşad Güztoklusu Beğ,
Otağımız hakkındaki dilekleriniz bizim amaçlarımızdır. Teşekkürler ederiz.
Oğuz Beğ ile görüştük. Pertev Demirhan Paşa ile 1940’lı yıllarda sâdece bir tanışıklığının olduğunu, onunla birlikte herhangi bir neşir yapmadıklarını söyledi. O yıllardaki kendisine âit neşriyâtın ise ancak ve belki Millî Kütüphâne’de bulunabileceğini belirtti. Naklolunur.
Şad unvânının menşei hakkında türlü görüş ve iddiâlar vardır. Kelimenin, Pers’in ‘şah’ından, Soğd’un ‘şi’sinden veyâ ‘ikşid’inden, Saka Lehçesi’nin ‘sao’sundan gelmiş olabileceği bildirilmektedir. Rahmetli Zeki Velîdî Hoca kelimenin Hintçe’den geçme olduğunu söylerken Hintçe’deki hangi kelimeden geldiğini bildirmemiştir.
Bu görüş ve iddiâlar henüz isbatlanabilmiş değildirler. İsbatlanmaları da bizce pek mümkün görülmemektedir. Bir takım varsayımlarla ‘şad’ unvânının Türkçe olmadığını söylemek ilme uymaz. En azından ‘şad’, menşeinin Türkçe olmadığı isbât edilinceye kadar Türkçe bir kelimedir.
Atatürk, Türkçü’dür. Sırf bu yüzden Türkçüler’in, hele hele Atsız’ın, Atatürk düşmanı olduğunu söylemek, Atatürk’e de, Atsız’a da, Türkçülüğe de düşmanlıktır.
Biz hasbelkader Atsız Hoca ile 25 yıl boyunca yakın olduk. Atsız Beğ, Rahmetli Rızâ Nur Beğ’in mânevî oğlu idi. Rızâ Nur’un Biritiş müzesindeki hâtırâtı yayınlandıktan sonra, Atsız, onun adını yaşadığı sürece bizim yanımızda anmamış, cemiyet içinde adı geçtiği zaman da konuyu değiştirmiştir.
Atsız, Atatürk için “Dünyâ’daki gelmiş geçmiş en mükemmel erkân-ı harblerden biridir.” derdi. “Atatürk’ün bâzı yanlışları, hatâları olsa bile, devletimize yeniden ‘Türk’ adını vermesi, onun bütün yanlış ve hatâlarının afvedilmesi için yeterlidir.” sözü de Atsız’a âittir.
Müfterîlerle mücâdelenin en kestirme ve en etkili yolu, belge ve isbât istemektir.
Tanrı Türk’ünü yağıdan, Atatürk’ünü yalancıdan, yağcıdan korusun.
Tonyukuk